Reklam
  • Reklam
  • Reklam
1877-1878 (1293 HARBİ) Kimsenin göremediği acı sürgünler
Reklam
Atilla Dogan

Atilla Dogan

Pomak Örgütlenmesine yorumlar

1877-1878 (1293 HARBİ) Kimsenin göremediği acı sürgünler

06 Mayıs 2014 - 23:28 - Güncelleme: 07 Mayıs 2014 - 01:38

Ey vatan, ey melike-i ümmet

Hubbün imanıma büyük hüccet

Zevcim, oğlum senin kucağında

Bana yer yok mu bir bucağında...

insanoğlu yeryüzüne indiğinden itibaren göç olgusu her zaman var olmuştur. Geçmişteçok sık göç eden ve zaten yarı göçebe yaşam tarzına malik kavimler son derece hareketli bir yapıdadırlar. Her daim hareket ve göç tarihte onlara gittiği yere kolayca intibak, başka kavimleri yönetebilme, teşkilatçılık (varılan yerde düzenini kurabilme), azınlıkta olduğuyerlerde dahi kendi varlığını muhafaza edebilme ve çoğunluğa hükmedebilme gibi önemli yetenekler kazandırmıştır

Osmanlılar, Rumeli’ye geçtikten sonra Kuruluş ve Yükselme dönemlerinde dışa dönük  bir iskân siyaseti izlemişlerdir. Bu dönemlerde Anadolu dan yapılan iskan amaçlı göçler  buraları “ġenlendirme” amacına yöneliktir. Bundan başka 1492 de ispanya dan kovulan Yahudiler, 1848 ihtilalinden sonra kaçan Macar, Leh ve Bohemyalılar Osmanlı ya sığınmışlardır.1900 lerde Rusların Tatar gençlerini zorla askere alması ve ön safta savaşa sürmeleri Kırım ve Kafkasya dan yeni bir göç hareketine daha neden olmuştur.

 XIX.yy.’da ise Osmanlı devleti uğradığı yenilgiler ve toprak kayıpları nedeniyle içe dönük bir iskân politikası izlemek zorunda kalmıştır.Bu göçler ise zorunlu ve hüzünlügöçlerdir.Kaybedilen topraklardan ilk gelen Müslüman ahali kütlesi, 1783 de Kırım’ın Ruslar tarafından isgali üzerine Osmanlı topraklarına doğru harekete geçmiştir 

. 2. Dalga ise 1828-1829 Osmanlı Rus Harbi sonrası gelenlerdir. Osmanlı topraklarına göçlerin yoğunlaşmaya başlaması ise 1856 Kırım Harbinden sonra gerçekleşmiştir. 

93 Harbine kadar ki geçen dönemde Osmanlılar , ilk gelen muhacir dalgalarını Rumeli yakasına yerleştirerek hem bölgede Müslüman oranını arttırmak hem de ileride gerçekleşebilecek Rus saldırılarına karşı savunma hattı oluşturmaya çalışmışlardır. Bizim bu sunumuzda konumuz ise daha çok siyasi, dini ve askeri nedenlerle (savaş) zulüm ve katliamdan kaçan milyonlarca Muhacirin Osmanlı ülkesine sığındığı, 1877-1878 (93 Harbi) Osmanlı Rus Harbi sonrası yaşanan bu zamana kadar ki en yoğun göç hadisesi ve buhadisenin oluşturduğu sorunlardır.

Sunumuzun sonunda ise Göç hadisesinin sonuçları, Osmanlı Devletine etkileri ele alınmıştır.

93 Harbinin Genel Seyri1877-78 Osmanlı Rus Savaşı, Osmanlı Tarihi boyunca iki devlet arasında yapılan en önemli savaştır. Dokuz ay yedi gün süren ve 31 Ocak 1878 tarihinde imzalanan Edirne Mütarekesi ile biten bu savaşta Osmanlı Devleti savaştığı iki cephede de yenilgiye uğramıştır. Bu savaş sırasında son derece zor şartlar altında kalan Gazi Osman Paşa’nın komutasındaki Osmanlı kuvvetlerinin şanlı direnişi ise  Milletin hafızasına kazınmıştır.  Netice de Osmanlı Devleti büyük toprak kayıplarına uğramış ve başkent İstanbul dahi Rus tehtidi altına girmiştir. Savaş sonucunda imzalanan Ayastefanos ve Berlin Anlaşmaları Osmanlıların Karlofça’dan itibaren imzaladıkları en ağır şartları içeren anlaşma olmuştur. 93 Harbi, Rumeli deki Osmanlı varlığını zayıflatan önemli ve olumsuz bir gelişme olmuştur.

Savaşın Acı Meyvesi Göç

1877-1878 (93 Harbi) Osmanlı Rus Harbi her açıdan Osmanlı Devleti için bir yıkımı ifade etmektedir. Bu savaş 250.000300.000 Müslümanın öldüğü 1.250.000 kadarının da Osmanlı ülkesine göç ettiği bir felakettir. Osmanlı ülkesine göç eden bu insanlar hem yoldahem de geldiklerinde büyük sıkıntılara maruz kalmışlardır. Her ne kadar Osmanlı Devleti ve Osmanlı halkı bu göç dalgasını, gerek dinigerek milli gerekse insanlık duygularıylakarşılamışsa da imkânsızlıklar ve devam eden savaşlar nedeniyle büyük sıkıntılar yaşanmasına engel olunamamıştır.93 Harbinde savaĢın ağırlığı Tuna ve Edirne vilayetlerinde toplandığı için göç edeninsanların çoğunluğu da bu memleketlerden ülkemize sığınmışlardır. Ayrıca savaş sırasındaelimizden çıkan Kars, Ardahan ve Artvin’den de göçmenler geliyordu. Savaşın daha ilk gününden itibarenRus ve Bulgarlar tarafından Türk ve Müslüman nüfusun yok edilmesineçalışılmış, önce ellerinden silahları alınan Türk ve Pomaklar, çetelerin katliamına açık  bırakılmıştır. Bulgar Rus saldırıları ve baskıları milyonlarca insanı yollara düşürmüştür. Bu baskılar neticesinde savaş öncesinde Bulgaristan’da %55 civarında bulunan Müslüman nüfus küçük bir azınlık seviyesine düşürülmüştür.1878'de Balkanlar'daki Çerkezlerin çoğu,köylerinive kasabalarını terk etti. Böylece Avrupa'nın büyük bir kesiminde Çerkez varlığıda sona erdi. Bekleme noktalarında uzun süre vasıta beklemek durumunda kalan göçmenler zaman zaman Rusların ve Bulgarların bu noktalara saldırmaları ile de büyük kayıplar veriyorlardı.

Osmanlı Devletinin Göç Sorununa Karşı Aldığı önlemler

Daha önce Göçmen kitlelerinin Kırım Harbi sonrasında yoğunlaşması üzerine İstanbulda ġehremaneti diğer yerlerde belediyeler tarafından görülen göç ve iskan işleri ile başa çıkılabilmesi için 5 Ocak 1860 da Trabzon Valisi Hafız Paşa başkanlığında “MuhacirinKomisyonu” kurulmuştu. Göç dalgaları zayıflayınca  bu komisyonunda görevine sonverilmişti.Daha sonra ise 18 Haziran 1878 de göçler 93 Harbi nedeniyle tekrar yoğunlaşınca öncekilerden farklı olarak taşra dada teşkilatı yani her vilayette bir göçmen müdürlüğü bulunan yeni bir Muhacirun Komisyonu tertib edilmiştir.Göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için halktan yardım toplanmış, Karaköy Köprüsünün gelirleri onlara tahsis edilmiş, bağış amaçlı tiyatro ve konserler düzenlenmiştir.Anne babaları vefat etmiş kimsesiz çocuklar toplanarak çeşitli eğitim kurumlarınyerleştirilmişlerdi.

2. Abdülhamid zamanında ise Muhacirun Komisyonu gibi devamlı olmayan fakat ondan üst devletin genel iskân politikasını tespit etmek üzere padişah başkanlığında geçici bir komisyon daha kurulmuştur.Osmanlı devleti ecnebi tabiyetini terk etmek istemeyen mültecilerin hemen sınır dışıedileceklerini duyurmuştur.Göçmenlerin Osmanlı ya uyum sağlamaları ve geçinebilmeleri için ürün elde edenekadar vergiden ve belli bir süre askerlikten muaf olmaları sağlanmıştır.

Göç Sırasında Karşılaşılan Sorunlar

Göç edenler acıları ve kötü hatıralarıyla beraber umutlarıyla birlikte geliyorlardı. ilk zamanlar küçük gruplar geldiği için bunlar fazla sorun olmuyordu. Ancak göç dalgalar ıarttıkça bunların ilk karşılaştıkları sorun iskân bölgelerine sevkleri olmaya başladı. Zira Osmanlı nın ne demir yolu, ne kara ne de deniz yolu vasıtaları bu göçmenleri taşıyacak kapasitede değildi. Üstelik bu vasıtalar devam eden savaş nedeniyle daha çok askeri amaçlarla kullanılıyorlardı. Göçmen sevkiyatı savaş bölgelerine yapılacak askeri sevkiyatları daolumsuz etkilemiştir. Yine de Osmanlı devleti göçmenleri kurtarabilmek için elinden gelentüm çabayı sarf ediyordu. Vasıta yetersizliği göçmenlerin birçok eĢya ve hayvanlarını da bırakmak zorundakalmalarına neden oluyordu. Yolda ve varılan iskân noktalarında ise soğuk, beslenme, salgın hastalık, barınma, giyecek vb sorunlar eksik olmuyordu. Bu sıkıntılar nedeniyle ne yazık kigöçmenlerin üçte biri yollarda hayatlarını kaybettiler.Bir başka sorun ise göçmenlerin kendi rızaları hilafına değişik yerlere sevk edilmeleriydi. Zira göçmenler tanıdık ve akrabaları ile aynı yerlere gitmek istiyorlar ancak  buna her zaman fırsat olmuyordu. Zira bu durum Osmanlı ya ekonomik olarak ekstra bir yük getiriyordu.

Geçici İskân Bölgelerinde Karşılaşılan Sıkıntılar

Göçmenlerin bir kısmı önce Ġstanbul’a gelmekte ve sonra iskân bölgelerine sevk  edilmekteydiler. Bu nokta da ilk karşılaşılan sorun açlık sorunuydu.Bu sebeple ortaya çıkan bir başka sorun ise güvenlik sorunuydu. Özellikle Kafkasya dan şstanbul’a gelen göçmenler zaman zaman taşkınlıklar yapıyorlardır.Göçmen sayısı arttıkça bunların geçici olarak barınmaları dahi büyük sorun oldu. Öyleki istanbul da konut ve kiralık ev bulmak zorlaĢmıĢ, ev ve kira fiyatları katlanmıĢtı. Ġstanbulda geçici olarak barınan göçmenler Büyük camilere, tekke, medrese, mektep gibi binalara, baraka, çadır ve çiftliklere yerleştiriliyorlardı.

Kalıcı İskân Bölgelerinde Yaşanan Sıkıntılar

Bu manada ilk sorun iskân işlemlerinin gecikmesiydi. Göçmenler için ayrılan arazinin hazırlanması ve ikamet mekânlarının yapılması ciddi bir sıkıntı idi. Bu durumda göçmenler yerleri hazırlanana kadar ailelerin yanına misafir verilir veya han, medrese gibi yerlere yerleştirilirlerdi. Ayrıca Muhacir Nizamnamesi gereği misafir bulunanlara ve yerleştiriliphenüz ürün almayanlara yevmiye verilmesi gerekiyordu. Bu mesele ile alakalı Osmanlı devlememurları birçok  şikâyete muhatap olmuşlardır.

 Göçmenlerin kalıcı iskândan sonrada birçok  sıkıntıları olmuştur. Bunların başında dagöç ettikleri yere, coğrafya ya ve iklime alışamamaları idi. Dağlık bölgelerden gelen Çerkezlerin sıcak ve rutubetli yerlere alışamadıkları ve salgın hastalıklara düçar oldukları

görülmektedir. Tohumluk ihtiyacı da zor halledilen bir problemdi.Bir başka sosyal sorun ise uyum sorunuydu. Kimi yerlerde halkın kendilerini kabul etmemelerinden kaynaklanan, kimi zamanda kendilerinin çevreye zarar vermelerinden mütevellit çeşitli sorunlar yaşanmıştır.Bir başka sosyal sorun ise zulüm  nedeniyle göç etmek zorunda kalan, her şeyini kaybeden birçok ailenin yerleştikleri yerlerde bulunan Hıristiyan Osmanlı tebaası ile geçinememeleri ve sık sık çatışmaları, bir yerde tepkilerini bunlara göstermeleridir. AyrıcaKürdi aşiretlerle de göçmenlerin iyi geçinemedikleri hatta bazı göçmen kafilelerinin yerlerinindeğiştirilmesi gerektiği görülmüştür. En büyük sorunun ise geçim derdi olduğu görülmektedir. Zira göçmenler aldıkları  Arazileri  işlemeyi beceremediklerinde ve büyük toprak sahiplerine kaptırıyorlardı. Hırsızlık,yağmacılık gibi çeşitli işlerde göçmenler tarafından mecburiyetten yapılmaktaydı.

 

Bizi  Facede sosyal Medyada Takip edin.Pomaklar hakkinda her seyden an itibari ile  Haberiniz olsun ..  Haber Analiz · > Ekonomi · > Röportaj · > Aile-Sağlık-Eğitim · > Gezi-İzlenim · > Hayatın İçinden Pomakbülteni Haber Portalı.

Bu yazı 17351 defa okunmuştur .

Son Yazılar